Çaresiz Misiniz
Giriş: Leslie Basham: Bazen hizmet işlerine kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki kendimize, “Bu işte Tanrı gerçekten var mı?” diye sormaya vakit bile bulamıyoruz. Ne dersiniz Nancy Leigh DeMoss?
Nancy Leigh DeMoss: Bazen Tanrı’nın varlığının birçoğumuzun hayatında, birçoğumuzun kiliselerinde ne kadar eksik olduğunu, Tanrı ile aramızda uzun süredir aktif bir ilişki olmadığı gerçeğinden nasıl bu denli bihaber olduğumuzu düşünüyorum. Bazılarımız bunu fark etmiyor bile.
Şu iki kelimeye iyice odaklanalım istiyorum: Onu Aramak. Tanrı’nın sözünde bu kavram tahmin ettiğinizden daha fazla karşımıza çıkar.
Örneğin 1. Tarihler 22. Bölümü hatırlayın, Davut ölmeye hazırlanıyordu, görevini devrediyordu, tacını ve tahtını oğlu Süleyman’a bırakıyordu.
Süleyman akıllı genç bir adamdı. Hayatta istediği her şey vardı ama Davut, oğlunun bir kral olarak başarması gereken en önemli şeyin Tanrı’yla bir ilişkiye sahip olmak olduğunu biliyordu.
Bu yüzden Davut Süleyman’a ‘’Şimdi yüreğinizi ve canınızı Tanrınız RAB’be adayarak O’na yönelin.’’ (19. Ayet) dedi. Hemen şimdi yapın. Yaşlanana kadar beklemeyin. …
Giriş: Leslie Basham: Bazen hizmet işlerine kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki kendimize, “Bu işte Tanrı gerçekten var mı?” diye sormaya vakit bile bulamıyoruz. Ne dersiniz Nancy Leigh DeMoss?
Nancy Leigh DeMoss: Bazen Tanrı’nın varlığının birçoğumuzun hayatında, birçoğumuzun kiliselerinde ne kadar eksik olduğunu, Tanrı ile aramızda uzun süredir aktif bir ilişki olmadığı gerçeğinden nasıl bu denli bihaber olduğumuzu düşünüyorum. Bazılarımız bunu fark etmiyor bile.
Şu iki kelimeye iyice odaklanalım istiyorum: Onu Aramak. Tanrı’nın sözünde bu kavram tahmin ettiğinizden daha fazla karşımıza çıkar.
Örneğin 1. Tarihler 22. Bölümü hatırlayın, Davut ölmeye hazırlanıyordu, görevini devrediyordu, tacını ve tahtını oğlu Süleyman’a bırakıyordu.
Süleyman akıllı genç bir adamdı. Hayatta istediği her şey vardı ama Davut, oğlunun bir kral olarak başarması gereken en önemli şeyin Tanrı’yla bir ilişkiye sahip olmak olduğunu biliyordu.
Bu yüzden Davut Süleyman’a ‘’Şimdi yüreğinizi ve canınızı Tanrınız RAB’be adayarak O’na yönelin.’’ (19. Ayet) dedi. Hemen şimdi yapın. Yaşlanana kadar beklemeyin. Şimdi! Yüreğinizi O’na adayın. Canınızı O’na adayın. Kararlı davranın. Ne yaptığınızın farkına varın. İstekli olun. Hemen şimdi yapın, yüreğinizi ve canınızı Tanrınız RAB’be adayarak O’na yönelin.
Davut’un oğluna öğretisi bence bu işin odaklanma ve dikkat gerektirdiğini gösteriyor. Konsantre olmak gerek. Çabalamak gerek. Yoğun bir istek duymak gerek.
‘’Yüreğini Tanrın RAB’be adayarak O’na yönel. Bu her şeyden önemlidir. Bir kral olarak aldığın sorumlulukları yerine getirebilmek için yapman gereken ilk şey budur.’’
Hiçbirimiz kral değiliz, ilerde de muhtemelen böyle bir pozisyonda olmayacağız veya bu kadar sorumluluğumuz olmayacak. Sizin ne yaptığınız veya ne tür sorumluklarınızın olduğu umurumda değil, Tanrı’nın her bir çocuğunun önceliği RAB’be yönelmektir.
Başarılı mı olmak istiyorsunuz? Bereketlenmek mi istiyorsunuz? RAB’bin sizin için planladığı tasarıyı yerine getirmek mi istiyorsunuz? Belki yaşlı bir kadınsınız. Belki bir lise öğrencisisiniz. Belki bir üniversite öğrencisisiniz.
Belki bekarsınız. Belki evlisiniz. Belki çok çocuğunuz var veya hiç çocuğunuz yok veya çocuklarınızın hepsi yuvadan uçtu. Hayatınızda ne olursa olsun, çağrınız ne olursa olsun, önceliğiniz RAB’be yönelmektir.
Bunun için etkin olmamız gerekir. Süleyman’ın RAB’be yönelebilmesi için pasif kalmaması gerekiyordu. Etkin olması gerekiyordu. ‘’Oğlum, dediğimi yap. Yüreğini ve canını RAB’be adayarak O’na yönel. Ne yaptığının farkına var.’’
Davut RAB’be yönelmenin ne kadar değerli ve önemli olduğunu anlıyordu. RAB’be yönelmek denildiğinde biliyorum ki insanların çoğu (dürüstçe cevap verirlerse) bunun bir görev, bir angarya olduğunu düşünecek.
‘’Ah, RAB’be yönelmem gerek. Hayatta yapmayı istediğim başka birçok şey var. Belki yaşlanınca RAB’be yönelirim. Belki şu işe başladıktan sonra RAB’be yönelirim. Belki çocuklar okula başlayıp her şey bir düzene girdiğinde ve artık düzenli uyumaya başladığımda RAB’be yönelirim. Ama RAB’be şimdi yönelmek zaten kalabalık olan listeme yeni bir şey daha eklemek demek oluyor. Bu çok zahmetli.’’
Size RAB’be yönelip O’nu bulmuş olanların, her kim RAB’be tüm yüreğiyle yönelirse, onları büyük bir sevincin beklediğini bildiklerini söylemek istiyorum.
Eğer bilseydik, Tanrı’nın bizim için hazırladığı, bizim için istediği şeylerin bir kısmını görebilseydik, o zaman bir görev olarak düşünmeden RAB’be yönelirdik. Angarya gibi görünmezdi. Sadece büyük bir sevinç kaynağı olurdu.
Yürekten isterdik. Ciddi yaklaşırdık. Diğer her şeyi bir kenara atardık. ‘’Bugün veya hayatımda daha önemli hiçbir şey yok, ne olursa olsun, bundan daha önemli hiçbir şey yok.’’ derdik.
Geçen gün ulusal bir radyo kanalında bir röportaj yapıyordum. Röportaj yaptığım kişiyle ben affetme konusu hakkında konuşuyorken canlı radyo yayınının ortasında röportaj yaptığım kişi sanki yüreğini ve aklını bir ışık aydınlatmış gibi konuştu.
Affetme konusu hakkında halletmesi gereken bazı şeyler olduğundan bahsetti ve ‘’Biz konuşuyorken fark ettim ki Tanrı benim için şu an sahip olduğumdan daha fazla neşe ve bollukla dolup taşan bir hayat vadediyor. Eğer affetmeyi reddedersem Tanrı’nın benim için vadettiği inanılmaz şeylerden kendimi alıkoyuyorum demektir.’’ Dedi.
Kendi söylediği sözler onu etkiledi. Sahip olabileceği şeylerin sevinci, Mesih’te sahip olabileceği hazine, paha biçilmez değerli inci. O’na yönelin ve her şeyiniz olacak. Kalbinizdeki sevinç ve istekler RAB’be yöneldiğinizde tamamlanacak.
Çıkış: Leslie: “Kişisel uyanış” kelimelerini bugün çok kullandık. Belki de bu hepinize tanıdık gelen bir terim değil. Uyanışın ne olduğu ve ne olmadığını bir sonraki sefer “Yüreğimizi Canlandır” programında öğrenebilirsiniz.
Çaresiz Misiniz 2
Giriş: Leslie: Bir arkadaşınız sizi arayıp “Bana yardım edebilir misin? Çok çaresizim” dese dikkat kesiliriz. İşte bizler de aynı şekilde bir arkadaş gibi Tanrı’ya gelmeliyiz ama çoğunlukla ne kadar ihtiyacımız olduğunu fark etmiyoruz bile.
Bugün bu programda yine çaresizlik hakkında konuşmaya devam edeceğiz.
Size bir şey söylemek istiyorum: Rab’bi tanıma ve O’nunla yürüme fikri sizi şu an pek heyecanlandırmıyor olabilir ama bir kez Rab’be yönelirseniz, bu dünyanın size vadettiğinden çok daha fazla sevinç bulacaksınız hayatınızda. Çünkü O’nun varlığı sevinçle doludur.
Rab’be yönelmenin kaynağı sadece sevinç arayışı değildir, ümitsizliğimiz de bizi O’na yönelmeye iter. 2. Tarihler 20. Bölümde, Moavlılar ve Ammonlular, Yahuda’ya savaşmak için geldiklerinde böyle söyleniyor.
Yahuda’nın ordusu kesinlikle sayı olarak yetersizdi. Savaştan insan gücüyle zaferle çıkmaları imkansızdı, ulaklar gelip Kral Yehoşafat’a ‘’ Sana saldırmak için büyük bir ordu geliyor’’ dediler. (2. Ayet)
- bölümün 3. Ayetinde ise ‘’Korkuya kapılan Yehoşafat Rab’be danışmaya karar verdi.’’ Diye yazıyor. Çaresizdi. Korkmuştu. Dehşete düşmüştü. Bu durumdan kurtulmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Bu hikayeyi düşününce aklıma 20 yıl önce gerçekleşen bir olay geliyor, bir daha bu olayı unutabilir miyim bilmiyorum. Arkadaşım Diane[Dayen]’le oturmuş mutfakta elmalı tart yiyorduk ve başka bir arkadaşımızdan bahsediyorduk.
Birdenbire Diane telaşlanmaya başladı, yüz ifadesi bile değişti ama o an ne düşündüğünü söylemiyordu. Fark ettim ki aklı başka bir yerdeydi, birkaç kez odadan çıkıp geri girdi.
En sonunda konuştu, ‘’Jordan[Cordın] nerede?’’ diye sordu. Jordan onun 3 yaşındaki oğluydu, saatlerdir Jordan’dan ne ses seda çıkmıştı ne de ortalarda görünmüştü.
Tüm evde onu aradı, birkaç kez seslendi. En sonunda durumun farkına vardı ve bizimle paylaştı. Jordan neredeydi?
Birden konuştuğumuz şeyler önemini yitirdi. Hiçbir şey önemli değildi artık. Herkes Jordan’ı arıyordu. Jordan neredeydi?
Tabii ki tüm evi aradılar, evin etrafını aradılar. Diane eşini aradı, o sırada işteydi ve iş yeri hemen sokağın sonundaydı. Hemen eve geldi. Jordan neredeydi? Jordan’ı aradık.
En sonunda polis de işin içine girdi. Saatler geçti, Jordan’dan hiçbir haber yoktu hala. Odadaki annelerin hepsi ıstırap içindeydi, belki önceden başlarına benzer bir olay geldi ve Diane’in nasıl çaresiz hissettiğini anlıyorlardı.
Bir anne olarak ne yaparsınız? Ararsınız! Ararsınız! Ararsınız! Çaresizsinizdir. Elinizden geleni yaparsınız. Başka hiçbir şey önemli değildir. Kaybolanı aramaktır tek düşünebildiğiniz.
Neyse ki Jordan bulundu. Evin yakınlarındaki bir ormandaydı ve ne olup bittiğinden haberi bile yoktu. Güzel zaman geçirmişti ama tabii ki bulunduğunda hepimiz rahat bir nefes aldık.
Bizi ağlatacak kadar üzücü bir olaydı ama sonunda çocuk bulunmuştu, tüm çabalarımıza değerdi.
Jordan’ın kayboluşunu ve ailesinin, arkadaşlarının ve polisin onu aramasına sebep olan o çaresizliği düşündüğümde, hayatlarımızda ve kiliselerimizde nasıl Tanrı’nın varlığının eksik olduğunu ve Tanrı’nın varlığının hayatımızda uzun süreler boyunca eksik olduğunu fark etmediğimizi görüyorum. Çocuğumuz bu gerçeği görmüyoruz.
Ama bir kez farkına varırsanız, bir kez Tanrı’nın varlığının hayatınızda ve Tanrı’nın tüm halkının arasında olması nasıl bir duygu anlarsanız, bundan bir daha asla vazgeçemezsiniz.
Bu duygu çaresizlikle doludur. Tanrı’nın varlığı için, O’nun sizinle ve kendi halkıyla olması için, kiliselerimizde, evlerimizde ve hayatlarımızda olması için çaresizce yalvarırsınız.
Yüreğiniz bu istekle dolu mu? Eğer öyleyse, aramaya başlarsınız ve O’nu bulana kadar aramaya devam edersiniz.
Tanrı şu an hayatınızda O’nu çaresizce aramanızı sağlayacak olaylar yaratıyor olabilir. Başka şehirlerde konferanslar düzenliyoruz, ben de konferansın yapılacağı güne kadar dua ediyorum, gelecek kadınlar için dua ediyorum. ‘’Rab, lütfen konferansa gelecek kadınların hayatında bu hafta seni çaresizce aramalarını sağlayacak olaylar yarat.’’ Diye dua ediyorum.
Tanrı nasıl bir olay yaratır bilmiyorum. Konferansın ilk gecesi gelenlere onlar için bu şekilde dua ettiğimi söylediğimde bazıları bana ‘’Bu hafta olanlardan sen sorumlusun demek! Senin yüzünden bu hafta hayatım altüst oldu.’’ dercesine bakıyorlar.
Onlara ‘’Olanların suçlusu ben değilim’’ diyorum. Eğer Tanrı sizin dikkatinizi bir şekilde çekiyor ve bazı olaylar sonucunda O’nu aramanızı sağlıyorsa, bu her ne kadar zor bir durum olsa da sizin için aslında iyi bir şey.
Tanrı’yı aramamı sağlayan her şey benim için birer berekettir. O’nu aramamı sağlayan her şey, kendi kaynaklarımı ve gücümü tamamen tüketen her bir olay, benim için aslında iyi bir şey.
Önünüze O’nu çaresizce aramanızı sağlayacak olaylar çıkarıyorsa Tanrı’ya şükredin! O’nu gayretle arayın.
Israrla O’nu aramaya devam edin, sadece sevinçle veya çaresizlikten değil. Tüm gayretinizle o’nu arayın. İbraniler 11. Bölümde Tanrı’nın O’nu gayretle arayanları ödüllendireceği yazmaktadır (6. Ayet) Gayret kelimesi ‘’çok güçlü bir çaba’’ anlamına gelir.
Bu çok yoğun bir çabadır. Tanrı’yı öylesine aramıyoruz. ‘’Rab, biliyorsun, bizi diriltebilirsen çok iyi olurdu aslında.’’ Bu Tanrı’yı büyük bir gayretle aramak değildir.
Aklıma Luka 15. Bölüm geliyor, İsa kaybolan eşyalar ve kişiler hakkında ve sahiplerinin de kaybolanları nasıl aradığı hakkında konuşuyordu.
- ayette ‘’Ya da on gümüş parası olan bir kadın bunlardan bir tanesini kaybetse, kandil yakıp evi süpürerek parayı bulana dek her tarafı dikkatle aramaz mı?’’ diyor.
Kararlılıkla aramak. İsa bu paragrafta ‘’Kadın gayretle arıyor.’’ diyor. Ne zamana kadar? Bulana kadar.
Kararlılıkla arayacaksak, bu demek oluyor ki aradığımız şeyi bulana kadar aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Israrla arayacağız. Sınırlarımızı zorlayacağız. Rab’bi bırakmayıp ‘’Rab, Sen gelip bizi diriltmeden Seni bırakmayacağım.’’ diyeceğiz.
Kutsal Kitap’ta ‘’Rab’be bakın, durmadan O’nun yüzünü arayın!’’ (Mezmurlar 105:4) diyor. Rab’bi aramak sadece bir kez yaptığımız bir şey değildir. Diriliş de bir kez yaşadığımız bir şey değildir. Bir yaşam tarzıdır. Durmadan Rab’bi arayın.
Hatta yalnızca O’nu aramayın, O’na yönelin. Hepimizin aşina olduğu 2. Tarihler 7:14’te de yazdığı gibi, Rab’bin diriliş için koyduğu şartlardan birisi de O’na yönelmektir.
‘’Bana yönelin.’’ Bu, Tanrı’nın verdiği armağanlardan, bizim için yapabileceği şeylerden, bize sunduğu bereketlerden, etrafımızdaki insanları değiştirmesini istemekten önce Tanrı’yı aramamız gerektiği anlamına gelir.
Tanrı’yı mı istiyorsunuz, yoksa iyi bir eş ve mutlu bir evlilik mi? ‘’İkisi de olsa iyi olur’’ dediğinizi duyar gibiyim. Size şunu söyleyeyim: Rab’bi bulduğunuzda esenlik ve mutluluk içinde yaşamanız için gereken her şeyi bulacaksınız.
Çıkış: Leslie: “Kişisel uyanış” kelimelerini bugün çok kullandık. Belki de bu hepinize tanıdık gelen bir terim değil. Uyanışın ne olduğu ve ne olmadığını bir sonraki sefer “Yüreğimizi Canlandır” programında öğrenebilirsiniz.
Giriş: Nancy: Eğer bir uyanış tecrübe etmek istiyorsak, bir süreçten geçmemiz gerekir. Günümüzde her şeyin hızlı olmasını istiyoruz, kolay olsun istiyoruz, bir gecede olup bitsin istiyoruz, acısız olsun istiyoruz ve ne yazık ki hayattaki en iyi şeyleri o şekilde elde edemeyiz.
Eğer Rab’bi arayacaksak, O’nu bütün yüreğimizle aramamız gerekir ve bu zaman alır. Yüreğimizi hazırlamak, Rab’bin söyleyeceklerini dinlemek, Sözü aracılığıyla Kendini bize açıklaması ve sonra bizim ona karşılık vermemiz, O’nun bize anlattıklarının gerçekten yüreğimizde kök salması, bunların hepsi zamanla olur.
Leslie: Çaresizlik hakkında konuşmalarımızı bitireceğimiz bugünkü programımızı yaparken sizi de aramıza davet ediyoruz. Seni dinliyoruz Nancy:
Rab’be yönelin. O’nu arayın. Hepimiz arayış içindeyiz. Zamanımızı ve enerjimizi bir şeyleri aramak için harcıyoruz. Bizim için önemli olan istediğimiz şeyleri arıyoruz.
Bu bir gerçek. Bugün bizi dinleyenlerin çoğunun bir hayat arkadaşı aradığını biliyorum. Mutluluk arayan var, ilişki arayan var, arkadaşlık arayan var, para arayan var, iyi bir iş arayan var, popülarite arayan var.
Siz ne arıyorsunuz? Matta 6. Bölümde İsa ‘’Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler.’’ der. (31-32. Ayet)
İnsanlar işte bunları ararlar. Ama İsa’nın söyledikleri, bu şeylerin önemli olmadığı anlamına mı gelir? Yiyecek içecek bir şeyinizin olup olmaması veya giyecek bir şeyinizin olup olmaması önemli değil anlamına mı gelir?
Hayır, bu anlama gelmez. İsa sözüne ‘’Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir’’ diye devam eder. (32. Ayet) Demek istediği bu şeylerin önemli olmadığı değildir. Demek istediği bu şeyler hayatınızdaki en önemli şeyler değildir.
Hayatta ilk önce arayacağımız şeyler bunlar değildir. Bu şeylere odaklanmamalıyız. O zaman İsa bize neye odaklanmamızı söyledi? ‘’Siz önce O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.’’ (33. Ayet)
Rab’bi bulduğunuzda ihtiyacınız olan her şeyin, istediğiniz her şeyin size verildiğini göreceksiniz. O zaman tekrar soruyorum, siz ne arıyorsunuz? Sizin için önemli olan şey nedir? Zamanınızı ve enerjinizi ne için harcıyorsunuz?
Ve kimi arıyorsunuz? Bazen etrafımızdakilerden, arkadaşlarımızdan, ailemizden, pastörlerimizden, danışmanlarımızdan, terapistlerimizden hatta bazen okuduğumuz kitaplardan ve gittiğimiz konferanslardan bize yardımcı olmalarını, yön gösterip akıl vermelerini isteriz.
Siz her şeyden önce Rab’bi arıyor musunuz? Sizi Rab’bi aramanız için cesaretlendirmek istiyorum. Bu bazen bazı şeylere (hatta çok cezbedici şeylere) ‘hayır’ demeniz gerektiği anlamına gelebilir.
Televizyonun karşısında daha az zaman geçireceğiniz, en sevdiğiniz şovu kaçıracağınız hatta bilgisayarınızın başında daha az zaman geçireceğiniz anlamına gelebilir. Belki daha az bilgisayar oyunu oynamanız veya internette, mail adresinizde daha az zaman geçirmeniz gerekebilir.
Sabah daha erken kalkmanız gerekebilir. Ne zaman kalkmanız gerektiğini söylemiyorum, sadece Rab’bi aramanız ve O’na ‘’Rab, önümüzdeki 12 hafta boyunca seni tüm yüreğimle arayabilmem için ne yapmalıyım?’’ diye sormanız gerek.
Ayrıca, umarım Rab’bi aramak hayatınız boyunca devam ettireceğiniz bir alışkanlık haline gelir.
Zaman ayırın. Rab’bi aramak için ayırdığınız zamandan daha değerli bir şey yok hayatınızda. Tek başınıza Rab’bi arayın. Başkalarıyla birlikte Rab’bi arayın. Bir grupla beraber Rab’bi arayın.
Rab’bi sürekli arayın. Rab’bi aramaktan vazgeçmemeniz için sizi tekrar cesaretlendireyim. Kutsal Kitap ‘’Halkın sende sevinç bulsun diye bize yeniden yaşam vermeyecek misin?’’ der. (Mezmurlar 85:6)
Tanrı sizi belki başkalarına yeniden yaşam vermek için, onları Rab’bi aramaları için cesaretlendirme konusunda sizi kullanmak istiyor. O zaman yeni bir grup oluşturun. Başkalarıyla birlikte çalışın.
Dua: Rab, yüreklerimizde senin isminle dua ediyoruz; ‘’Rab, seni aramak istiyoruz. Senin yüzünü aramak istiyoruz.’’ Rab dua ediyorum ki seni tüm yüreğimizle ararken sen bize ümitsizlik hissi, gayretle çalışma hissi, kararlılık ve ardından neşe ver.
Seni aradığımızda yüreklerimizin yeniden canlandırılacağına dair verdiğin söz için şükrederiz. İsa’nın adıyla, amin.
Çıkış: Leslie: Sizler bu programı dinledikçe hayatınız az çok aynı şekilde mi sürüyor olacak, yoksa geriye bakıp, “Ne çok büyüdüm” diye mi düşüneceksiniz?
Umuyoruz ki Tanrı’ya daha çok yaklaşır, biraz önce dinlediğiniz gibi bir çaresizlikle O’nu ararsınız. Gelecek programda “Neden O’nu Aramak” hakkında konuşurken siz de bize katılın.
*Yalnızca podcast sezonunun yayını sırasında sunulan teklifler.